Koalisyon sözleşmesi üzerine tartışma var: Olaf Scholz “müstakbel” hükümetinin planı anayasaya aykırı mı?

Koalisyon sözleşmesi üzerine tartışma var: Olaf Scholz “müstakbel” hükümetinin planı anayasaya aykırı mı?
Yayınlama: 30.11.2021
Düzenleme: 30.11.2021 15:45
34
A+
A-

Almanya’nın görevi devralacak koalisyon hükümetince yapılan planların anayasaya aykırı olup olmadığı tartışılıyor. İklim değişikliğiyle mücadelenin finansmanı ve dizel konularına Alman anayasa hukukçuları şüpheyle yaklaşıyor. Görevdeki ulaştırma bakanı ise Yeşillerden gelen ters rüzgârlarla karşı karşıya.

 

Berlin’deki yeni federal hükümetin ayrıntıları hâlâ açıklanmayı beklerken, müstakbel sOlaf Schulz hükümetinin bazı kuşkuları tetiklemeyi sürdürdüğü gözleniyor.

Federal Almanya’da “trafik lambaları hükümeti”nin planları anayasa hukukçuları tarafından kuşkuyla karşılanıyor. Sözleşmenin iklimle ve dizel ile ilgili maddelerin anayasaya aykırı olduğuna işaret eden hukukçular “İklim yatırımları için planlanmış rezervin anayasa hukukuna uygun olup olmadığını” konuşurken, dizel konusunda da koalisyon içinde  anlaşmazlıklar baş gösteriyor.

Almanya Sosyal Demokrat Parti (SPD), Hür Demokrat Parti (FDP) ve Birlik’90 / Yeşiller’den oluşan yeni hükümet, bu dönemi,  sonraki yıllarda iklim yatırımlarını finanse edebilmek için Enerji ve İklim Fonu’nu (EKF) yenilemek üzere kullanmak istiyor.

Koalisyon sözleşmesine göre, müstakbel hükümet gelecekteki iklim yatırımları için 60 milyar avroya kadar yatırım yapma yanlısı. Bu da ancak bir “mali politik manevrayla” mümkün: Pandemi nedeniyle borç freninin 2023’e kadar askıya alınması.

SAHTE ETİKETLEME

Würzburg Üniversitesi Kamu Hukuku Profesörü Handelsblatt Kyrill-Alexander Schwarz’a göre, bu yöntem ”sahte  bir etiketleme”.

Merkur gazetesinde yer alan habere göre, Saarland Üniversitesi’nde anayasal ve idari hukukçu olan Christoph Gröpl de konuya ilişkin “İklim koruma önlemleri hükmü açıkça anayasaya aykırı” diyor. Anayasada yer alan “borç freni”, yalnızca akut krizlerle mücadele için borçların askıya alınmasına olanak tanıyor. Heidelberg Üniversitesi profesörü Hanno Kube de ”Bence geleceğe yönelik iklim yatırımlarının artık pandemi ile hiçbir ilgisi yok. Borç freni korona krizi nedeniyle askıya alındı ​​ve bu nedenle federal hükümetin önemli ölçüde daha fazla borca ​​girmesine yol açtı” diyor.

Aynı zamanda bu adımın fikir babası olan ancak son dönemde bu düşünceden hızla uzaklaşan  Ifo Enstitüsü Başkanı Clemens Fuest de Handelsblatt’a yaptığı açıklamada tavrını şöyle ortaya koyuyor: ”Her şeyden önce, konuyu çeşitli anayasa hukukçularına sordum ve evet şüpheleri var.”

CEM ÖZDEMİR “NOKTA!”

Koalisyon sözleşmesinde şüphe uyandıran diğer bir konu ise, dizel. Yeni dönemin Ulaştırma Bakanı Volker Wissing (FDP) Bild gazetesine yaptığı açıklamada dizel araçlar ve sürücüleri için ek yükler konusunda uyarıda bulunup, şunları söylemişti:

”FDP, dizel yakıtlar üzerindeki yüksek enerji vergilerinin daha düşük araç vergileriyle dengelenmesini sağlayacaktır.”

Buna karşılık Spiegel’e konuşan Yeşillerin ulaştırma politikaları uzmanı Stefan Gelbhaar ise ”Koalisyon sözleşmesi, buna izin vermiyor” dedi. Federal Meclis Ulaştırma Komisyonu Başkanı Cem Özdemir de Deutschlandfunk’a yaptığı açıklamada, meselenin fosil yakıt brülörünü genişletmek değil, bitirmek olduğunu söyledi. Müstakbel Tarım Bakanı Özdemir “Bu koalisyon anlaşmasında var. 2030 yılına kadar, hibrid değil tamamen elektrikli 15 milyon elektrikli araç mevcut olacak. Bu da fosil yakıtın sonunun mühürleneceği anlamına geliyor. Koalisyonun görevi budur. Nokta!” diye konuştu.

Diğer taraftan trafik ışığı koalisyonu ile hükümet ortakları, iklim hedeflerini sıkılaştırmıyor, daha çok uygulamaya odaklanıyor. Tagesschau’da yer alan gazeteci Werner Eckert’in analizine göre yenilenebilir enerjilerin genişletilmesi için net ve yüksek gereksinimleri belirtiyor. Ancak, bunu nasıl başarmak istediklerine dair gerçek bir yanıtları yok. Önümüzdeki yıl çok şeyin müzakere edilmesi gerekecek ve pusuda bekleyen sayısız çatışma mevcut.

Olaf Scholz başkanlığındaki müstakbel koalisyon hükümeti, yenilenebilir enerjilerin yayılmasını önemli ölçüde hızlandırmayı ve 2030 yılına kadar elektriğin yüzde 80’ini bu yolla sağlamayı hedefliyor.

Şu ana kadarki hedef yüzde 65 idi. Halen ise yüzde 45 civarında. Sözleşmeye göre  gaz santralleri sıfırdan inşa edilecek.

YENİ POSTA – BERLİN

FOTO:  William Cho / pixabay.com

Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.